Ben sık sık bu sorunu aklımda gözden geçiriyorum.
- I constantly went over this problem in my mind.
Tom sık sık kendisiyle çelişir.
- Tom constantly contradicts himself.
O, sürekli şikâyet ediyor.
- He is constantly complaining.
O, sürekli mektuplar yazıyor.
- She is constantly writing letters.
Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
- I'm constantly telling her to behave herself.
Sürekli olarak isimleri unutuyorum.
- I am constantly forgetting names.
Daima kendi kendime lakırdı ederim.
- I constantly talk to myself.
a perennial stream.
His artwork has a perennial beauty.
The perennial existence of bodies corporate and their fortunes are things particularly suited to a man who has long views….
Change is a perennial theme in politics.