algılama olmadan yaratmak imkansızdır.
- It is not possible to conceive without perceiving.
Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
- To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
İnsan gözünün algılayamadığı ışık dalgaboyları vardır.
- There are wavelengths of light that the human eye cannot perceive.
Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
- To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
- To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
- To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
Başka birinin duygusal bir varlık olduğunu nereden bilirim?
- How do I know that anyone else is a sentient being?
Rakunlar duygusal hale geldi.
- Raccoons have become sentient.
Duyarlı bir varlık olduğumu nasıl biliyorsun?
- How do you know I'm a sentient being?
O onların duyarlı varlıklar olmadıklarını düşünüyor.
- He thinks that they are not sentient beings.