Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Her biri bin dolar ödedi.
- Each person paid one thousand dollars.
İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
- I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Bu yer yüzmek için elverişli.
- The place is convenient for swimming.
Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom.
- I hope it works out for you, Tom.
Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
- I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
Belirtilen hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.
- Even though the posted speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
Tren saatte 500 mil gidiyordu.
- The train was going 500 miles per hour.
Onun maaşı aylık 250,000 yendir.
- His salary is 250,000 yen per month.
Aylık kira ne kadardır?
- How much is the rent per month?
Biz zaman içinde seyahat edebiliriz. Ve biz bunu bir saniyede bir saniyelik inanılmaz bir hızla yapabiliriz.
- We can travel through time. And we do it with an incredible rate of one second per second.
Işık saniyede yaklaşık 186.000 mil hızla yol alır.
- Light travels at about 186,000 miles per second.
Onun nezaketinin karşılığında ona bir hediye verdim.
- I gave her a present in return for her kindness.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Bir haftadır grip yüzünden yataktayım.
- I've been laid up with flu for the last week.
O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.
- She was disqualified from the race for two false starts.
O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.
- He was sent to jail for murder.
Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.
- I was late for the meeting because of a traffic jam.
Bu tur kişi başına ne kadar?
- How much is this tour per person?
Bu ülkede aile başına düşen çocuk sayısı 2'den 1,5'a düştü.
- In this country the average number of children per family fell from 2 to 1.5.
Shiritori oyunu senden önceki kişi tarafından konuşulan kelimenin son sesinin alınmasıyla ve sonra bir sonraki kişinin o sesle başlayan bir kelime aramasıyla oynanır.
- The game of shiritori is played by taking the final sound of the word spoken by the person before you, and then the next person looks for a word that begins with that sound.
Tom birisi ya da bir şey tarafından gözdağı verilen insan türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who is intimidated by anyone or anything.
Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.
- Fifty-two per cent of British women prefer chocolate to sex.
Almanya'da KDV yüzde 19'dur.
- The VAT in Germany is 19 per cent.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
- Do not forget to meet me at the station.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
- Fortunately they had no storms on the way.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- This ship is not fit for an ocean voyage.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
Güneş batarken, hepimiz eve doğru hareket ettik.
- The sun having set, we all started for home.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
- If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
Pele, birçok önemli maçta Brezilyalı takımlar adına oynadı.
- Pele played for the Brazilian teams in many important matches.
O, onun adına konuştu.
- She spoke up for him.
Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.
- A young person is waiting for you outside.
Tom dün ön ehliyetini aldı, bu yüzden araba sürmeyi pratik yapmak için babası ile birlikte dışarıda.
- Tom got his learner's permit yesterday, so he's out with his father practicing driving.
Tom'un tamamen güvenli olacağına sizi temin ederim.
- I assure you Tom will be perfectly safe.
Ben tamamen normalim.
- I'm perfectly normal.
Mary mükemmel şekilde manikürlü tırnaklarını saçının içinden geçirdi.
- Mary ran her perfectly manicured nails through her hair.
Her insanın yapacak bir görevi vardır.
- Each person has a duty to do.
Benim kişisel bakış açıma göre onun fikri doğrudur.
- From my personal point of view, his opinion is right.
Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
- Personal computers are of great use.
Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.
- Personal computers are very useful.
O fair Creseide, the flower and A-per-se Of Troy and Greece. — Chaucer.
They’d send the paramilitary police for this one and I’m sure Bridget would have a plan B as per usual.
Please use a type that is 10 characters per inch.
My printer prints at 300 dots per inch.
The graphics are really choppy, I'm only getting 12 frames per second.
I parked my car at the curb per your request.
beats per minute.
The medication is to be administered per orum.
Admission is £10 per person.
If humans are mortal, and Socrates is a human, then per alia Socrates is mortal.
If, per impossibile, large economic inequalities did not threaten political, legal, and social equality, they would be much less objectionable.
Three per mille.
The law makes drunk driving illegal per se.
Well, that's not correct per se, but the situation is something like that.
You're the very person I've been looking for.
- You are the very person I have been looking for.
The teacher said: What is necessary for success, above all, is perseverance.
- The teacher said: Above all, what is necessary for success is perseverance.
Tom hopes to get the results by Thursday.
- Tom Perşembeye kadar sonuçları almayı umuyor.
This camera is the one that Tom bought last Thursday.
- Bu, Tom'un geçen Perşembe aldığı kameradır.
This camera is the one that Tom bought last Thursday.
- Bu, Tom'un geçen Perşembe aldığı kameradır.
Tom hopes to get the results by Thursday.
- Tom Perşembeye kadar sonuçları almayı umuyor.
... anybody making $200,000.00 per year and less, on your interest, dividends and capital gains. ...
... office, to have less than one-third the carbon dioxide emissions per person of the U.S. average. ...