İngilizler becerikli bir millettirler.
- The English are a practical people.
Almanlar tutumlu bir millettir.
- Germans are a frugal people.
Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur.
- Jews are a people chosen by God.
Amerikalılar demokratik bir ulustur.
- The Americans are a democratic people.
Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.
- Guns don't kill people. People kill people.
Seyahat, insanları bilgili yapar.
- Traveling makes people knowledgeable.
Perdeyi kapa! Caddenin karşısındaki evde yaşayan adam bir röntgenci.
- Close the curtains! The guy living in the house across the street is a Peeping Tom.
O, Şu anda bakıyorsun. Sen röntgenliyorsun Tom dedi kızgınlıkla.
- Just now, you were looking. You Peeping Tom,she said angrily.
Dünyada birçok insan açtır.
- Many people in the world are hungry.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
İnsanları işaret etmek kalabalıktır.
- It is rude to point at people.
Caddede bir kalabalık var.
- There is a crowd of people on the street.
Romatoid artrit belirtileri olan kişiler, ne yedikleri konusunda çok dikkatli olmalılar.
- People with rheumatoid arthritis symptoms should be careful about what they eat.
Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.
- Tom was looking for some people to help him move his piano.
Tom kapıdaki gözetleme deliğinden baktı.
- Tom looked through the peephole in the door.
Tom kapıyı açmadan önce gözetleme deliğinden baktı.
- Tom looked through the peephole before opening the door.
Tom gözetleme deliğinden dikizledi.
- Tom peeked out the peephole.
Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.
- No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
- I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Konserde çok fazla kişi vardı.
- There were too many people at the concert.
Tom kapıdaki gözetleme deliğinden baktı.
- Tom looked through the peephole in the door.
Tom kapıyı açmadan önce gözetleme deliğinden baktı.
- Tom looked through the peephole before opening the door.
Hey my peeps, how are you doing?.
I don't want to hear a peep out of you!.