Bütün dünyada barış vardı.
- There was peace all over the world.
Savaş asla barışı kanıtlamamıştır.
- Battle's never proven peace.
Kansas'ı huzurlu tutmak için çok çalıştı.
- He had worked hard to keep Kansas peaceful.
Bir süre için her şey huzurlu idi.
- For a time, things were peaceful.
Büyükbabam bir sulh hakimiydi.
- My grandfather was a justice of the peace.
Yurtta sulh, cihanda sulh.
- Peace at home, peace in the world.
Bizim barışçıl anayasamızı korumamız gerekir.
- We must preserve our peaceful constitution.
Böylesine barışçıl bir manzara görmedim.
- Never have I seen such a peaceful scene.
Meditasyom bana iç huzuru verir.
- Meditation gives me peace of mind.
O, uykusunda huzur içinde vefat etti.
- She passed away peacefully in her sleep.
Dönüşüm huzurlu, yavaş yavaş oldu.
- Conversion was peaceful and gradual.
Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
- Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Ülkeler barışçıl amaçlarla anlaşmazlıkları çözmekle ilgileniyorlardı.
- The countries concerned settled the dispute by peaceful means.
Ölüler gitti, onlar kendilerini savunamazlar. Yapılacak en iyi şey onları rahat bırakmaktır!
- The dead are gone and they cannot defend themselves. The best thing to do is to leave them in peace!
Bütün istediğim huzur ve sessizlik.
- All I want is peace and quiet.
Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.
- Tom just wanted some peace and quiet.
Bugün 4 Haziran. Çin hükümetinin Tiananmen alanında barışsever bir gösteride yüzlerce insanı öldürdüğü bir gün.
- Today is the 4th of June — a day when Chinese government killed hundreds of people on a peaceful demonstration on the Tiananmen square.
Normalde ben çok barışsever bir adamım. Ama ailem tehdit edildiğinde benim ne yapacağım hiç belli olmaz.
- Normally, I'm a very peaceful man. But if my family is threatened, there's no telling what I'll do.
Tom'un uyumada problemi olduğunda, o kakımları saymaya başlar.O, onu çabucak sakin bir hale getirir. Ve o kakımları elliye kadar sayabilmeden önce derin uykuya dalar.
- When Tom has trouble sleeping, he starts counting stoats. That quickly brings him into a peaceful mood, and he is fast asleep before he could count the stoats to fifty.
Bu orman sakin ve huzurlu.
- This forest is quiet and peaceful.
That will give me some peace of mind.
Naomi boasted in nothing but the God of Israel. And she found peace even in the midst of chaos when she went to Him in prayer.
... to see if we can peacefully achieve a goal ...
... freely and peacefully and have a say ...