pav

listen to the pronunciation of pav
Английский Язык - Турецкий язык
(Askeri) politika değerlendirme ziyareti (policy assessment visit)
bread
{i} ekmek

Her kim geç kalkarsa, onun için, yeterli ekmek olmayabilir. - One who wakes up late, for him, there may not be enough bread.

Bu sabah ekmek ve tereyağı yedim. - I ate bread and butter this morning.

bread
mangiz
bread
tıngır
bread
çörek
bread
geçim

Tom ailede evin geçimini sağlayan tek kişi. - Tom is the only breadwinner in the family.

O, ailenin geçimini sağlayan tek kişi. - He's the sole breadwinner for the family.

bread
rızk
bread
kazanç
bread
bread line parasız ekmek veya yemek almak için meydana gelen
bread
{i} mangır
bread
para breadbasketekmek sepeti
bread
tahıl ambarı
bread
(fiil) pane etmek
bread
{i} para

Parası olmadığı zaman hiç ekmek alamazdı. - When he had no money, he couldn't buy any bread.

Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı. - He had barely enough money to buy bread and milk.

bread
ekmek içi

Ben glutensiz ekmek için tarifeyi paylaştım. - I shared the recipe for gluten-free bread.

Mary bir somun ekmek için süpermarkete girerken Tom arabada bekledi. - Tom stayed in the car while Mary ran into the supermarket for a loaf of bread.

bread
breadfruitekmek ağacı
bread
bot Artocarpus
bread
mide
Английский Язык - Английский Язык
bread
a pavlova
the pavilion
pav bhaji
A Maharashtrian fast food dish served on (पाव) bread and garnished with coriander and chopped onions
vada pav
A Maharashtrian vegetarian fast food consisting of batata vada between two slices of bread