Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı.
- Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.
Kullanılmış bir araba almam çok zor.
- I cannot afford buying a used car.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Spor salonu, tören için kullanıldı.
- The gym is used for the ceremony.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Eskiden bardak altlıklarını toplardım.
- I used to collect coasters.
Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to getting up early.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor.
- The profane language used on network television makes many parents with young children not want to subscribe to cable.
Futbol Japonya'da eskisinden daha popüler.
- Soccer is more popular in Japan than it used to be.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Vücudum eskiden olduğu kadar esnek değil.
- My body is not as flexible as it used to be.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Biz eskiden komşu idik.
- We used to be neighbours.
Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
- France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
Bay Kaifu halka açık konuşmalar yapmaya alışıktır.
- Mr Kaifu is used to making speeches in public.
Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.
- I'm not used to making speeches in public.