Bu alan harap ediliyor.
- This area is devastated.
Hepimiz harap edildik.
- We're all devastated.
Tom harap edilmiş görünüyor.
- Tom looks devastated.
Tom harap edilmişti ama umudu kaybetmemişti.
- Tom was devastated, but didn't lose hope.
Katrina kasırgası New Orleans'ı harap etti.
- Hurricane Katrina devastated New Orleans.
İkinci Güneş Sistemi Savaşı ana gezegeni harap etti.
- The Second Solar System War devastated the home planet.