Tom koltuğu ayarladı, anahtarı taktı, ve sonra uzaklaştı.
- Tom adjusted the seat, put in the key, and then drove away.
Tom gözlüğünü ayarladı.
- Tom adjusted his glasses.
Bisikletimin frenlerini ayarlattım.
- I had the brakes of my bicycle adjusted.
Görüşüme göre teleskobu ayarladım.
- I adjusted the telescope to my vision.