Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
- Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
Dan annesinden miras kalan arazi üzerinde vergilendirilmek istemiyordu.
- Dan didn't want to be taxed on the land he inherited from his mother.
O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.
- She inherited her mother's blue eyes.
Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
- My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.