Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

parlatmak

listen to the pronunciation of parlatmak
Турецкий язык - Английский Язык
polish
shine

Today is our day to shine. - Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.

brighten
rub up
slang to toss off (booze), knock back (booze)
gloss
furbish up
luster
furbish
give a polish
to polish, burnish; to make (something) shine, gleam, or glisten
satin
clean
(boya) glaze
burnish
blazon
lighten
sleek
to polish; to shine, to make bright, to brighten (up)
lustre
clear up
brighten up
slick down
enamel
parla
shone

My father polished his car till it shone. - Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.

The sun shone brightly. - Güneş parlak bir şekilde parladı.

parlatma
{i} Polish

Tom asked me to polish his shoes. - Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.

There's no way to polish a hedgehog. - Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.

parlatma
buffing
parlatma
brightening
parlatma
(Otomotiv) burnish
parlatma
(Mekanik) honing
parla
{f} shine

Give my shoes a good shine. - Ayakkabılarımı iyice parlat.

Susan shined her father's shoes. - Susan babasının ayakkabılarını parlattı.

parla
{f} glisten
parla
{f} blaze
parla
{f} sparkle

Her eyes sparkled like diamonds. - Onun gözleri elmas gibi parladı.

Mary's eyes sparkled like diamonds. - Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.

parla
{f} shining

That actress is the shining star in the company. - O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.

That blue-white shining star is Sirius. - O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.

parla
{f} glistening
parlatma
shine

Today is our day to shine. - Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.

parlatma
lustring
parlatma
(Gıda) glazing
iyice parlatmak
polish up
kumaşı parlatmak
mercerize
parla
flame

The logs flamed brightly. - Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.

parla
coruscate
parlatma
polishing
parlatma
polishing, lustring, brightening
parlatma
polishing, burnishing
silerek parlatmak
rub up
Турецкий язык - Турецкий язык
İçmek
Bir yüzeyi düzgün ve parlak duruma getirmek, parlamasını sağlamak
Güzel, etkili, alışılmamış söz söylemek
Bir yüzeyi düzgün ve parlak duruma getirmek, parlamasını sağlamak: "Derdini anlayan birini bulmak sevinci küçük gözlerini parlatmıştı."- H. E. Adıvar. İçki içmek
perdahlamak
yaldızlamak
Parlatma
(Osmanlı Dönemi) İLMA'
Parlatma
perdah
parlatma
Parlatmak işi