There are daisies around the steel building.
- Çelik binanın etrafında papatyalar var.
She grows flowers such as tulips, pansies and daisies.
- O, laleler,hercai menekşeler ve papatyalar gibi çiçekler yetiştirir.
I picked a daisy for her.
- Onun için bir papatya kopardım.
Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
- Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
Do you like chamomile tea?
- Papatya çayını beğeniyor musun?
I'd like a chamomile.
- Bir papatya çayı istiyorum.