Araştırmamız bu tür sonuçların bu yaş grubunda daha yaygın hale gelmekte olduğunu göstermektedir.
- Our research indicates that such outcomes are becoming more common in this age group.
O, savurgan olmanın olumsuz sonuçlarını anladı.
- He understood the negative outcomes of being wasteful.
Seçim sonuçları şüphelidir.
- The outcome of the election is doubtful.
Yapabileceğiniz ne olursa olsun, sonuç hâlâ aynı olacaktır.
- Regardless what you may do, the outcome will still be the same.
Oyunun sonucu onun performansına bağlı.
- The game's outcome hangs on his performance.
Pazarlığının sonucunu uygun bir şekilde gözden geçirmelisin.
- You must appropriately review the outcome of your bargain.
The outcomes of this course are outlined in your syllabus.
Three is a possible outcome of tossing a six-sided die.
A quality automobile is the outcome of the work of skilled engineers and thousands of workers.
... good outcomes. ...
... outcomes than ones that do it sporadically and so forth. ...