Elektrik ve su olmadan hayat olmaz.
- There is no life without electricity and water.
Televizyon olmadan yaşayamam.
- I can't live without a TV.
Dan'in idam cezası şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapse çevrildi.
- Dan's death sentence was commuted to life in prison without parole.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
- He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence.
O olmadan bunu yapamam.
- I can't do this without him.
Biz o olmadan gitmek zorunda kalabiliriz.
- We may have to go without her.
Onsuz yaşamayı öğrendim.
- I learned to live without her.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
- You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
Sizin yardımınız olmadan onu yapamazdım.
- I couldn't have done that without your help.
Tom sizin izniniz olmadan gitmedi.
- Tom wouldn't leave without your permission.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.