You have to disappear.
- Ortadan kaybolmak zorundasın.
I wanted to disappear.
- Ortadan kaybolmak istedim.
There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
Sami assumed that Layla's disappearance was nothing to worry about.
- Sami, Leyla'nın ortadan kaybolmasının endişelenilecek bir şey olmadığını varsaydı.