İyimserlik için çok az sebep var.
- There's little cause for optimism.
Ekonominin gelişeceğine dair önemli bir iyimserlik var.
- There is considerable optimism that the economy will improve.
Sen aşırı iyimser bir kızsın.
- You're an overly optimistic girl.
Senin bu iş planı neredeyse çok iyimser görünüyor. Bütün söyleyebileceğim onun bir boş hayalden daha fazlası olduğunu ummamdır.
- This business plan of yours seems almost too optimistic. All I can say is I hope it's more than just wishful thinking.
Senin bu iş planı neredeyse çok iyimser görünüyor. Bütün söyleyebileceğim onun bir boş hayalden daha fazlası olduğunu ummamdır.
- This business plan of yours seems almost too optimistic. All I can say is I hope it's more than just wishful thinking.
Senin görüşün çok iyimser.
- Your view is too optimistic.
took an optimistic view.
... for optimism. ...
... a forward-orientation, an optimism, ...