Balıkçı yakaladığı balığın büyüklüğünü abarttı.
- The fisherman exaggerated the size of the fish he had caught.
Balıkçılar ağlarını denize fırlattılar.
- The fishermen cast their nets into the sea.
Ben kötü bir balıkçıyım.
- I'm a lousy fisherman.
Tom böyle kötü bir havada balık tutmaya gitmemesi için balıkçıyı umutsuzca uyardı.
- Tom desperately warned the fisherman not to go fishing on such a bad weather.