Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Tek bir taşla iki kuş öldür.
- Kill two birds with one stone.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
- Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much.
Daha kaliteli olanlarına sahip misin?
- Do you have better quality ones?
Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.
- One won’t hear much music in that pub.
En favori melodilerimden birisi radyoda çalıyordu.
- One of my favorite tunes was playing on the radio.
Onu hiç kimse anlamıyor.
- No one understands that.
Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
- No one shall be arbitrarily deprived of his property.
Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.
- Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
- There were two people in it, one of her girl students and a young man.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım.
- My bag is too old. I must buy a new one.
Ben bir araba istiyorum, ama bir tane satın almak için hiç param yok.
- I want a car, but I have no money to buy one.
Tom'un yaptığı çok emniyetli olmayan tek şey her Web sitesi için aynı şifreyi kullanmasıdır.
- One thing Tom does that isn't very safe is that he uses the same password for every website.
Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz.
- We are all one on that point.
Tom kuralların birine uymadı ve okuldan atıldı.
- Tom broke one of the rules and was kicked out of school.
Onların her birine bin yen verdim.
- I gave them one thousand yen each.
Her birimiz elinden geleni yapmalı.
- Each one of us should do his best.
Her birinize inancım var.
- I have faith in each and every one of you.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.
- One more person will be joining us later.
İstediğiniz herhangi birisini alın.
- Take whichever one you like.
Bizden herhangi biri onu yapabilirdi.
- Any one of us could do it.
He is one hell of a guy.
He is the one man who can help you.
One person, one vote.
B: y d0nt u just g0 away l0zer!!1!!one!!one!!eleven!!1!.
One day the prince set forth to kill the dragon that had brought terror to his father’s kingdom for centuries.
Body and soul are not separate; they are one.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.
The town records from 1843 showed the overnight incarceration of one “A. Lincoln”.
The two types look very different, but are one species.
We are one on the importance of learning.
My aunt used to say, One day is just like the other..
I want the green one.
... JUST ONE FOR YOU, LITTLE BUDDY. ...
... It's been number one for five weeks already. ...