What history teaches us is that men have never learned anything from it.
- Tarihin bize öğrettiği şey insanların ondan bir şey öğrenmemiş olmasıdır.
Life starts when you decide what you are expecting from it.
- Hayat ondan ne beklediğine karar verdiğinde başlar.
She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
- O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
I have had no news from him yet.
- Ondan henüz haberim yok.
Tom warned Mary that John would try to borrow money from her.
- Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.
He got the money from her by a trick.
- O bir hile ile parayı ondan aldı.
I got these old coins from her.
- Bu eski madeni paraları ondan aldım.
Everybody speaks well of her.
- Herkes ondan iyi şekilde bahseder.
After that, I left, but then I realized that I forgot my backpack at their house.
- Ondan sonra, ayrıldım ama onların evinde çantamı unuttuğumu fark ettim.
All right. I'll translate another fifteen sentences in German, and then leave.
- Pekâlâ. Diğer on beş Almanca cümleyi tercüme edip, ondan sonra ayrılacağım.
I didn't see him again after that.
- Ondan sonra onu tekrar görmedim.
He led a hard life after that.
- O, ondan sonra zor bir hayat sürdü.
Tom has since apologized.
- Tom ondan sonra özür diledi.
O foolish Galatians, who hath bewitched you, that ye should not obey the truth, before whose eyes Jesus Christ hath been evidently set forth, crucified among you? -- Galatians 3:1.
O foolish Galatians, who hath bewitched you, that ye should not obey the truth, before whose eyes Jesus Christ hath been evidently set forth, crucified among you? -- Galatians 3:1 (King James version).