We had no choice but to leave the matter to him.
- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Reporter: Did you buy her a kitten?
- Muhabir: Ona bir kedi yavrusu aldınız mı?
He asked her where she lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.
I paid five dollars to him.
- Ona beş dolar ödedim.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.