Yanımda hiç param yok.
- I don't have any money on me.
Yanımdaki bütün parayı Tom'a verdim.
- I gave Tom all the money I had on me.
Onlar onun üzerinde çalışıyorlar.
- They're working on it.
Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
- On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
beers on me - biralar benden.
... you think that by closing loopholes and deductions for the well-to-do, somehow you will not end ...
... And when you look at the results, the first result we ...