Mektup şimdi yanımda değil.
- I don't have the letter on me now.
Sorun şu an yanımda paramın olmamasıdır.
- The trouble is that I have no money on me now.
Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
- On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
beers on me - biralar benden.
... will collapse. And then what you've got is folks like my grandmother at the mercy of ...
... In the longer term, you want to think about computers much ...