Senin burnunun üstünde krem var.
- You have cream on the top of your nose.
Sanırım horozların başının üstündeki ibik çekici.
- I think the crest on the top of the head of roosters is attractive.
Orada yüksek bir dağın tepesinde kendilerine ait küçük bir kasaba inşa ettiler ve huzur içinde yaşadılar.
- There on the top of a high mountain they built a small town of their own and lived in peace.
Dağın tepesinde bir kule vardı.
- There was a tower on the top of the mountain.
Biz her zaman altta değil ve üstte olabilir miyiz?
- May we always be on top and not at the bottom.
Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.
- A house is built on top of a solid foundation of cement.
Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu.
- Tom put his wallet on top of the dresser.
At the end of the season, Manchester United came out on top.
... high school degree, you had to pass an exam. If you graduated in the top quarter of your ...
... So the shop link at the top takes you directly to Android Market. Android Market, you will ...