Eğer şimdi başlarsan vaktinde varman gerekir.
- You ought to be on time if you start now.
Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
- Only a few people showed up on time.
Okula tam zamanında geldi.
- He arrived at school exactly on time.
Sen tam zamanında geldin.
- You're right on time.
Uçak zamanında kalktı.
- The airplane took off on time.
Zamanında olmak istiyorsan, 11:00'e kadar orada olmalısın.
- If you want to be on time, you should be there by 11 o'clock.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
The train arrived on time for the first time this week.
... saint respected but at the same time say joyful ...
... So I think it would be a time consuming experience precisely ...