Jane albüm kontratı aldığında çok mutluydu.
- Jane was on top of the world when she got a record contract.
Yeni kontratı Tom'a imzalattım.
- I got Tom to sign the new contract.
Birçok söylentinin aksine, ben her şeyi bilmiyorum.
- In contrast to many rumours, I don't know everything.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
Düne karşın,bugün hiç sıcak değil.
- In contrast to yesterday, it isn't hot at all today.
ABD'nin zenginliği genellikle gelişmemiş ülkelerin fakirliği ile karşılaştırılır.
- The affluence of the United States is often contrasted with the poverty of undeveloped countries.
Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
- And yet, the contrary is always true as well.
Resim bunun aksine renkli.
- The picture is colorful in contrast with this one.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Ayrıca sos almak istiyorum, lütfen.
- I'd like to have the sauce on the side, please.
Ayrıca ketçap almak istiyorum.
- I'd like to have ketchup on the side.
Sami öteki taraftaydı.
- Sami was on the other side.