on-the-job

listen to the pronunciation of on-the-job
Английский Язык - Турецкий язык

Определение on-the-job в Английский Язык Турецкий язык словарь

working
{i} çalışma

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır. - Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.

Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim. - After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.

on the job
(Ticaret) görevde
on the job
(deyim) iş ile ilgili
on the job
işbaşında
working
çalış durumda olan
working
çalıştırma

Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz. - We have to keep the machines working.

working
işleyiş

Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur. - When money ceases to have value, the entire system stops working.

working
çalışma jüyesi
working

Dokuz-beş işinde çalışmaktan bıktım. - I'm tired of working a nine-to-five job.

Eğer gerçekten bir işe ihtiyacın varsa, niçin Tom için çalışmayı düşünmüyorsun? - If you really need a job, why don't you consider working for Tom?

on the job
iş başında, görev başında
on the job
(deyim) is basinda. sleep/lie down... isi kaytarmak
on the job
iş başında

Tom iş başında içki içerken bulundu. - Tom was found out drinking on the job.

Sadece yaklaşık 15 dakika boyunca iş başındaydınız. - You've only been on the job for about 15 minutes.

on the job
sevişmekte
on the job
iş üstünde
on the job
işi olan
working
{s} çalışan

Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu. - Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.

Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler. - Working men drank hard apple cider.

working
{i} işletme

İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum. - I'm working on finishing my MBA.

working
(sıfat) çalışan, işleyen, temel, yeterli, çalışma, iş
working
{i} işleme
working
{i} işleme tarzı
working
(isim) çalışma, işleme, iş, işletme, üretme, halletme, çaba, mayalanma, kazı (maden)
working
köpüren
working
working conditions ç
working
{i} çaba
working
working class işçi sınıfı
working
{i} halletme

Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz. - We're working on getting that done.

working
{s} yeterli

Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum. - I'm working like crazy to make sure I have enough time.

Английский Язык - Английский Язык
obtained whilst working
relating to or associated with a job or employment; "on-the-job training"; "on-the-job requirements
see job. while working, or at work in-service, in-house in-house
Having sex
working, busy
watchful and prepared for action; "bird watchers on the alert for a rare species"; "cops were on the job and caught them red-handed"
actively engaged in paid work; "the working population"; "the ratio of working men to unemployed"; "a working mother"; "robots can be on the job day and night"
working
on-the-job

    Произношение

    Видео

    ... trillion dollar deficits every year. That doesn't get the job done. ...
    ... So someone's losing their job now. ...
Избранное