The iPhone is an extraordinary cell phone.
- iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
Tom is an athlete with extraordinary speed.
- Tom olağanüstü hızı olan bir atlettir.
Tom is an outstanding actor.
- Tom olağanüstü bir oyuncudur.
Ichiro is an outstanding baseball player.
- Ichiro olağanüstü bir beyzbol oyuncusu.
Iceland was fantastic.
- İzlanda olağanüstüydü.
I've done nothing exceptional.
- Olağanüstü bir şey yapmadım.
This is an exceptional rosé wine.
- Bu olağanüstü bir roze şaraptır.
The view from the mountain top was spectacular.
- Dağın tepesinden manzara olağanüstüydü.
Tom lived in a spectacularly beautiful place.
- Tom olağanüstü manzaralı güzel bir yerde yaşadı.
I thought it was incredible.
- Onun olağanüstü olduğunu düşündüm.
It was an incredible place.
- Olağanüstü bir yerdi.
Given the right conditions, compost worms can reproduce at a phenomenal rate.
- Doğru koşullar göz önüne alındığında, kompost solucanları olağanüstü bir hızla üretebilir.
Tom did a phenomenal job.
- Tom olağanüstü bir iş yaptı.
The resemblance is uncanny.
- Benzerlik olağanüstü.
Tom is an athlete with extraordinary speed.
- Tom olağanüstü hızı olan bir atlettir.
Tom is an athlete with extraordinary strength.
- Tom olağanüstü gücü olan bir atlettir.
Tom has a remarkable memory.
- Tom'un olağanüstü bir hafızası var.
It was a remarkable experience.
- Bu olağanüstü bir deneyimdi.
They are the extreme cases.
- Onlar olağanüstü durumlar.
I have to go to a special meeting.
- Olağanüstü bir toplantıya gitmem gerekiyor.