I go to school by bus.
- Okula otobüs ile giderim.
I met Tom on my way to school.
- Okula giderken Tom ile karşılaştım.
She took care to school her expression, not giving away any of her feelings.
Please follow the school rules.
- Lütfen okul kurallarına uyun.
She likes her school a lot.
- O okulunu çok seviyor.
How much was it costing you per month to send Tom to boarding school?
- Tom'u yatılı okula göndermek sana her ay ne kadara mal oluyordu?
Tom's parents worked hard to send him to private school.
- Tom'un ebeveynleri onu özel okula göndermek için çok çalıştı.
Unfortunately, I had to drop out of college because I couldn't afford the tuition.
- Maalesef okul ücretini göze alamadığım için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım.
I had to drop out of college and get a job.
- Okuldan ayrılıp bir iş bulmak zorunda kaldım.
I go by that shop every morning on my way to school.
- Her sabah okula giderken o dükkanın önünden geçiyorum.
You'll find the shop between a bank and a school.
- Bir banka ve okul arasında dükkanı bulacaksın.
The trouble is that my son does not want to go to school.
- Sorun oğlumun okula gitmek istememesidir.
Tom isn't old enough to go to school.
- Tom okula gitmek için yeterince yaşlı değildir.