Benim ayakkabılar yıpranmış.
- My shoes are worn out.
Onun elbiseleri yıpranmış.
- His clothes are worn out.
Deri ceket dirsekten aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbow.
Deri ceketin dirsekleri aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbows.
Tom cinayet silahında parmak izlerini bırakmaktan kaçınmak için eldivenler giydi.
- Tom wore gloves to avoid leaving his fingerprints on the murder weapon.
Tom bugün okula giderken yeni bir ceket giydi.
- Tom wore a new coat to school today.
Tom tamamen bitkindi.
- Tom was all worn out.
Bütün gün çalıştıktan sonra bitkin olmalısın.
- You must be worn out after working all day.
Onu yıpranmış eski ve yorgun buldum.
- I found him worn out, old, and tired.
O, eve vardığında yorgundu.
- He was worn out when he got home.
... What do you wear? ...
... But let's say you don't like glasses. Let's say you don't wear glasses. Then how will ...