Onu birine asla yapmayacağıma yemin ettim.
- I swore I'd never do that to anyone.
Tom, en az onun eşinin iki katı kadar yediğine yemin etti.
- Tom swore that he ate at least twice as much as his wife.
Tanığa yemin ettirildi mi?
- Has the witness been sworn in?
Ona bir belediye başkanı olarak yemin ettirildi.
- He was sworn in as mayor.