John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.
- John can't speak French well.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.
- John can't speak French well.
O İngilizce mi, Fransızca mı yoksa Almanca mı konuşuyor?
- Does she speak English, French or German?
Matematikçiler buna Fransızlarla müştereken sahiptir: onlara her ne söylemeye çalışıyorsan, onlar onu alır ve onu kendi tarzlarıyla çevirir ve onu tamamen farklı bir şeye çevirirler.
- Mathematicians have this in common with the French: whatever you're trying to say to them, they take it and translate it in their own way and turn it around into something completely different.
Fransızlar dostumuzdur.
- The French are our friends.