O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Tom evin etrafında büyümüş olan pek çok yabani otları görebiliyor.
- Tom can see the many weeds that had grown up around the house.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
... we grow enough food to bring us to 2050 without catastrophe? These are data from the Food ...
... Soon this magnetic field will allow for life to grow, ...