O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.
- A lot of sugar cane is grown in Cuba.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
... Populations grow. ...
... are a billion of them hungry. The answer is, less than half of the grain that we grow ...