Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
- In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
O, Slav mitolojisinde Yunan veya Roma mitolojilerindeki gibi böyle tutarlı bir düzen olmadığını söyledi.
- He said, that the slavic mythology wasn't such a consistent system like greek or roman mythology.
Şirketimiz istikrarlı ücretler için karar verdi.
- Our company decided for consistent fees.
Fakirlere sürekli yardım etmeye gayret etti.
- He has consistently endeavored to help the poor.
Sami, Leyla ile ilişkisi olduğunu sürekli olarak reddetti.
- Sami consistently denied having an affair with Layla.
He is very consistent in his political choices: economy good or bad, he always votes Labour!.