Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
- Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
Ben yabani kuşları gözlemliyorum.
- I'm observing wild birds.
Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
- Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
Çoğu şey bir çocuğun diğer çocuklarla oyun oynarken nasıl etkileşim kurduğu gözlemlenerek öğrenilebilir.
- Much can be learned by observing how a child interacts at play with other children.
Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
- The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
- Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
Kuşları gözlemlemekten hoşlanıyorum.
- I like to observe birds.
Amerikan siyasetini, özellikle başkanlık seçimi sırasında gözlemlemek ilginçtir.
- It's interesting to observe American politics, especially during a presidential election.
Gece gökyüzünü incelemek için bir teleskop aldım.
- I bought a telescope in order to observe the night sky.
Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.
- This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter.
Tycho Brahe yıldızları gözlemek için sadece bir pusula ve bir sekstant kullanırdı
- Tycho Brahe used only a compass and a sextant to observe the stars.
Ben sadece gözlemek için buradayım.
- I'm just here to observe.
Kadın gözlemler ve erkek düşünür.
- The woman observes and the man thinks.
Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.
- This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter.
Tom kuşları gözlemlemeyi sever.
- Tom likes to observe birds.
Kadın gözlemler ve erkek düşünür.
- The woman observes and the man thinks.
The senator observed that the bill would be detrimental to his constituents.
From this vantage point we can observe the behavior of the animals in their natural habitat.