Fuji
We climbed to the top of Mt. Fuji.
Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor.
- Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.
Biz her zaman altta değil ve üstte olabilir miyiz?
- May we always be on top and not at the bottom.
Kayakları arabanın üstüne koydu.
- He put the skis on top of the car.
Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.
- Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit.
Tom en iyi mühendislerimizden biri.
- Tom is one of our top engineers.
Biraz pahalı olsalar bile, ben daime en iyi ürünleri satın alırım.
- I always buy a top quality product even if it is slightly more expensive.
It looks great from up here.
- Von hier oben sieht sie großartig aus.
What are you doing up here?
- Was machst du hier oben?