O, tepeye ulaşamayacak kadar çok kısa.
- She's too short to reach the top.
O, tepenin üst kısmında yaşıyor.
- He lives at the top of the hill.
Biz her zaman altta değil ve üstte olabilir miyiz?
- May we always be on top and not at the bottom.
Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.
- A house is built on top of a solid foundation of cement.
Kayakları arabanın üstüne koydu.
- He put the skis on top of the car.
Biraz pahalı olsalar bile, ben daime en iyi ürünleri satın alırım.
- I always buy a top quality product even if it is slightly more expensive.
Tom en iyi mühendislerimizden biri.
- Tom is one of our top engineers.
It looks great from up here.
- Von hier oben sieht sie großartig aus.
What are you doing up here?
- Was machst du hier oben?