Çok sayıda ekonomist, o gerçekten habersiz.
- Many economists are ignorant of that fact.
Bunlar gerçeklerdir. Onlar hakkında sıkı düşünün!
- These are the facts. Think hard about them!
Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
Olay onun dürüstlüğünü kanıtlıyor.
- The fact proves his honesty.
O kitap, olgusal hatalarla doludur.
- That book is full of factual errors.
Bir kaynak olmadan olgusal ifadeler üretmeyin.
- Don't make factual statements without a source.
O fabrika, bilgisayar üretimi içindir.
- That factory is for the manufacture of computers.
Size gerçeklerle ilgili bilgi verdi mi?
- Did he acquaint you with the facts?