Tom bir şey söylemeye gönülsüz gibi görünüyor.
- Tom seems reluctant to say anything.
Leyla'nın soyduğu evli erkekler, utanç yüzünden onu bildirmekte gönülsüzdüler.
- The married men that Layla robbed were reluctant to report her because of the embarrassment.
Tom gitmeye isteksizdi.
- Tom was reluctant to go.
Tom tek başına gitmeye isteksizdi.
- Tom was reluctant to go by himself.
She was reluctant to lend him the money.