not to be sure

listen to the pronunciation of not to be sure
Английский Язык - Турецкий язык
emin olmamak
tam olarak bilmemek
emin olmamak, tam olarak bilmemek: I'm not sure how to do this. Bunun nasıl yapılacağını tam olarak bilmiyorum. She's not sure where he is
to be sure
şüphesiz

O şüphesiz zengin ama onun çok akıllı olduğunu sanmıyorum. - She is rich, to be sure, but I don't think she's very smart.

Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil. - He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.

to be sure
elbette

O elbette toplantıdaydı ama uyuyordu. - He was at the meeting, to be sure, but he was asleep.

O ünlü bir adam, elbette ben ondan hoşlanmıyorum. - He is a famous man, to be sure, but I don't like him.

to be sure
emin olmak

Tom'un ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmak istiyorum. - I want to be sure Tom knows what he's supposed to do.

Ne olacağını anladığından emin olmak istiyorum. - I want to be sure you understand what's going to happen.

not to be
olmamak

Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun. - To be or not to be; That is a big question.

Sanırım kaba olmamak en iyisi. - I think it is best not to be impolite.

to be sure
muhakkak
Английский Язык - Английский Язык

Определение not to be sure в Английский Язык Английский Язык словарь

to be sure
Certainly, undoubtedly, admittedly
to be sure
be certain, be positive; without a doubt
to be sure
admittedly; "to be sure, he is no Einstein
to be sure
admittedly; "to be sure, he is no Einstein"
not to be sure

    Турецкое произношение

    nät tı bi şûr

    Произношение

    /ˈnät tə bē ˈsʜo͝or/ /ˈnɑːt tə biː ˈʃʊr/
Избранное