Tatoeba'nın yeni sürümünü görmeye çok sabırsızlanıyorum.
- I'm very impatient to see the new version of Tatoeba.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was impatient to see his daughter.
Çocuklar genellikle sabırsız ve tez canlı.
- Children are often impatient and restless.
Tom çok sabırsız, sinirli bir kişi.
- Tom's a very impatient, angry person.
Sanırım kaba olmamak en iyisi.
- I think it is best not to be impolite.
Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun.
- To be or not to be; That is a big question.