Tom daha sonra ne söyleyeceğinden emin değildi.
- Tom was unsure what to say next.
Tom'un ne tür bir insan olacağından ve bizim gibi aynı evde oturmayı isteyip istemeyeceğinden emin değildik.
- We were unsure what kind of person Tom would be and whether he would like to live in the same house as us.
Bir emin arkadaş emin olmayan bir meselede görünür.
- A sure friend is seen in an unsure matter.