O doğal olmayan bir ölümle öldü.
- He died an unnatural death.
Mary, Tom'un gelincikler için tutkusu hakkında doğal olmayan bir şey olduğundan şüphe ediyor.
- Mary suspects that there is something unnatural about Tom's passion for stoats.
Onu çok yapmacık buldum.
- I found that very unnatural.