O, evliliğinde her şeyin iyi olmadığını ima etti.
- He intimated that all is not well in his marriage.
Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
O günlerde ailemin hali vakti yerindeydi.
- My family was well off in those days.
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
- The man is well-known all over the village.
Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.
- Well, then, if you want me to I'll do it.
Oh evet,haklısın.Pekala,bu senin ekonomik olan alışveriş şeklin öyleyse.
- Oh yes, you're right. Well, it's the way you shop that's tight-fisted then.
Ellerinizi iyice yıkayın
- Wash your hands well.
O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
- He got well acquainted with the history of Japan.
Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
- The company, wholly owned by NTT, is doing well.
Tom sorunun tamamen farkındadır.
- Tom is well aware of the problem.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Peki, hangi sporları seversin?
- Well, what sports do you like?
Peki, beni ikna ettiniz.
- Well, you've convinced me.