Please sign on the dotted line.
- Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
The lake is deepest at this point.
- Göl bu noktada en derindir.
This lake is deepest at this point.
- Bu göl bu noktada en derin.
The lake is deepest at this spot.
- Göl bu noktada en derindir.
I have a round bald spot on my head.
- Kafamda yuvarlak kel bir nokta var.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
Please add a full stop at the end of your sentence.
- Lütfen cümlenizin sonuna bir nokta ekleyin.
There needs to be a period at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
Every man has his own strong points.
- Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.
The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages.
- Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.
Please put a stop to this nonsense.
- Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.
We'll have to put a stop to this.
- Buna bir nokta koymak zorunda kalacağız.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.