Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both.
- Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.
Please sign on the dotted line.
- Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.
The lake is deepest at this point.
- Göl bu noktada en derindir.
Everyone has both strong and weak points.
- Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
We met at the designated spot.
- Biz belirlenen noktada buluştuk.
There were ten police officers on the spot.
- Noktada on polis memuru vardı.
There's a full stop missing from the end of the sentence.
- Bu cümlenin sonunda bir nokta eksik.
All of these sentences need a full stop.
- Bu cümlelerin hepsinin bir noktaya ihtiyacı var.
In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period.
- Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.
At the end of the sentence, you should add a period.
- Cümlenin sonuna bir nokta eklemen gerekir.
Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages.
- Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.
Fourthly, my first three points do not exist.
- Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.
Please put a stop to this nonsense.
- Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.