noktalanma

listen to the pronunciation of noktalanma
Турецкий язык - Английский Язык

Определение noktalanma в Турецкий язык Английский Язык словарь

nokta
dot

Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. - Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.

Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both. - Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.

nokta
point

This lake is deepest at this point. - Bu göl bu noktada en derin.

Everyone has both strong and weak points. - Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

nokta
spot

Seeing the face of his wife covered in green spots, he had a heart attack. Yet another victim of the killer cucumber! - Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha!

We met at the designated spot. - Biz belirlenen noktada buluştuk.

nokta
full stop

Please add a full stop at the end of your sentence. - Lütfen cümlenizin sonuna bir nokta ekleyin.

All of these sentences need a full stop. - Bu cümlelerin hepsinin bir noktaya ihtiyacı var.

nokta
period

In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period. - Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.

There needs to be a period at the end of a sentence. - Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı.

nokta
stage
nokta
(Bilgisayar) dots

Sami connected the dots. - Sami noktaları birleştirdi.

The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy. - Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.

nokta
vertex
nokta
(Bilgisayar) points

Everyone has both strong and weak points. - Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages. - Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.

nokta
(Bilgisayar) pels
nokta
police post
nokta
(Havacılık) spool
nokta
subject
nokta
{i} speck
nokta
punctum
nokta
the point is
nokta
(Matematik) point
nokta
spot, speck
nokta
point, item, particular (under discussion)
nokta
post
nokta
place, spot
nokta
tittle
nokta
stop

Please put a stop to this nonsense. - Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.

One should add a full stop at the end of the sentence. - Cümlenin sonunda nokta konulmalı.

nokta
speckle
nokta
point, dot; full stop, period; speck, spot; place, spot; subject, point; military post, police post
nokta
full point
nokta
particular

The teacher particularly emphasized that point. - Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.

nokta
punctuation period, Brit. full stop
nokta
point (along a road where a policeman or soldier is always to be found)
nokta
pinpoint
nokta
point, dot
nokta
fleck
nokta
period , dot , point
nokta
macula
noktalanmak
to be dotted, be with dots
noktalanmak
to be punctuated
Турецкий язык - Турецкий язык
Noktalanmak işi
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Durak işareti
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Göze ârız olan leke
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Durak, mevki. Mahâl
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Yazıdaki durak işâreti
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Mat: Hiçbir uzunluğu olmayan şekil
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) (Nukta) Benek
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Tek karakol, tek nöbetçi
Nokta
(Osmanlı Dönemi) VEKTE
nokta
Yer
nokta
Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret
nokta
Nöbetçi, gözcü, bekçi
nokta
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti
nokta
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm: "Genç adam, o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
nokta
r: "Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık."- A. Haşim
nokta
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan küçük benek biçimindeki işaret, durak
nokta
Sınır, derece, radde
nokta
Tek nöbetçi bulunan yer
nokta
Nöbetçi, gözcü, bekçi: "O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz."- Ö. Seyfettin
nokta
Nöbetçi bulunan yer
nokta
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm
nokta
Çok küçük boyutlarda işaret, benek
nokta
Hiçbir boyutu olmayan işaret
noktalanmak
Noktalamak işi yapılmak
noktalanma
Избранное