noktalı

listen to the pronunciation of noktalı
Турецкий язык - Английский Язык
{s} dotted

Please cut along the dotted line. - Lütfen noktalı çizgi boyunca kesin.

Please sign on the dotted line. - Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.

dotted (letter, cloth)
dotty
spotty
spotted
(sentence) which is set off by a period
punctuated; dotted
punctated
pointy
nokta
dot

Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. - Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.

Please cut along the dotted line. - Lütfen noktalı çizgi boyunca kesin.

nokta
point

Everyone has both strong and weak points. - Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

Fourthly, my first three points do not exist. - Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.

nokta
spot

Seeing the face of his wife covered in green spots, he had a heart attack. Yet another victim of the killer cucumber! - Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha!

There were ten police officers on the spot. - Noktada on polis memuru vardı.

noktalı olma
punctation
noktalı virgül
semicolon

Even though computer programmers may use semicolons every day, nowadays most people only use semicolons for emoticons. - Bilgisayar programcıları her gün noktalı virgül kullanmalarına rağmen, bugünlerde birçok insan noktalı virgülleri sadece duyguları göstermek için kullanmaktadır.

The Greek question mark looks like a semicolon. - Yunan soru işareti, bir noktalı virgül gibi görünüyor.

noktalı yazı sistemi
point system
noktalı yer
dotted line
noktalı çerçeve
(Bilgisayar) dotted outine box
nokta
full stop

There needs to be a full stop at the end of a sentence. - Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.

Please add a full stop at the end of your sentence. - Lütfen cümlenizin sonuna bir nokta ekleyin.

nokta
period

You can't replace the comma with a period in this sentence. - Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.

In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period. - Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.

nokta
stage
nokta
(Bilgisayar) dots

What are those little dots? - Şu küçük noktalar nedir?

The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy. - Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.

nokta
vertex
nokta
(Bilgisayar) points

Fourthly, my first three points do not exist. - Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.

Every man has his own strong points. - Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.

nokta
(Bilgisayar) pels
nokta
police post
nokta
(Havacılık) spool
nokta
subject
nokta
{i} speck
noktalı virgül
semi colon
nokta
punctum
nokta
the point is
değişken noktalı gösterim
variable point representation
gezer noktalı sayı
floating point number
koyu noktalı
(Bilgisayar) dotted heavy
minik noktalı çalı kriketi
(Hayvan Bilim, Zooloji) tiny speckled bush-cricket
nokta
(Matematik) point
nokta
spot, speck
nokta
point, item, particular (under discussion)
nokta
post
nokta
place, spot
nokta
tittle
nokta
stop

We need to put a stop to this now. - Şimdi buna bir nokta koymalıyız.

There needs to be a full stop at the end of a sentence. - Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.

nokta
speckle
nokta
point, dot; full stop, period; speck, spot; place, spot; subject, point; military post, police post
nokta
full point
nokta
particular

The teacher particularly emphasized that point. - Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.

nokta
punctuation period, Brit. full stop
nokta
point (along a road where a policeman or soldier is always to be found)
nokta
pinpoint
nokta
point, dot
nokta
fleck
nokta
period , dot , point
nokta
macula
referans noktalı eğitim
(Pisikoloji, Ruhbilim) anchored instruction
sabit noktalı
fixed point
siyah noktalı beyaz bilardo topu
spot ball
yedi noktalı uğur böceği
(Hayvan Bilim, Zooloji) seven-spotted ladybird beetle
yedi noktalı uğur böceği
(Hayvan Bilim, Zooloji) seven-spotted ladybird
yedi noktalı uğur böceği
(Hayvan Bilim, Zooloji) seven-spotted lady betle
yedi noktalı uğur böceği
(Hayvan Bilim, Zooloji) seven-spotted lady beetle
yedi noktalı uğur böceği
(Hayvan Bilim, Zooloji) seven-spotted ladybeetle
yedi noktalı uğur böceği
(Hayvan Bilim, Zooloji) seven-spotted ladybug
çok noktalı
multipoint
çok noktalı yakıt ikmal sistemi
(Askeri) multi-point refueling system
Турецкий язык - Турецкий язык
Nokta konmuş olan, üstünde noktalar olan
noktalı delik
Trakeit hücreleri ile öz ışınların kesişme noktalarında bulunan ve yatay yönde besin suyu iletimini sağlayan geçiş yolu
noktalı virgül
Bağımsız fakat mantık açısından birbirini bütünleyen cümleleri bağlayan noktalama işareti (;)
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Durak işareti
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Göze ârız olan leke
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Durak, mevki. Mahâl
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Yazıdaki durak işâreti
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Mat: Hiçbir uzunluğu olmayan şekil
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) (Nukta) Benek
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Tek karakol, tek nöbetçi
Nokta
(Osmanlı Dönemi) VEKTE
nokta
Yer
nokta
Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret
nokta
Nöbetçi, gözcü, bekçi
nokta
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti
nokta
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm: "Genç adam, o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
nokta
r: "Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık."- A. Haşim
nokta
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan küçük benek biçimindeki işaret, durak
nokta
Sınır, derece, radde
nokta
Tek nöbetçi bulunan yer
nokta
Nöbetçi, gözcü, bekçi: "O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz."- Ö. Seyfettin
nokta
Nöbetçi bulunan yer
nokta
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm
nokta
Çok küçük boyutlarda işaret, benek
nokta
Hiçbir boyutu olmayan işaret
noktalı
Избранное