Henüz daha iyi bir şey bulmadım.
- I haven't found anything better yet.
Tomorrow. If you can work it out. Or better yet, this evening.
Eski şirketi ona kazık attı. Fakat onun kötü şansını iyiye çevirmesine ve kendi işinde daha da iyisini yapmasına hayranım.
- His old company gave him the shaft. But I admire the way he turned bad luck into good and did even better with his own business.
Benim daha da iyi bir düşüncem var.
- I have an even better idea.
The red belt makes her black dress look even better.
- Der rote Gürtel lässt ihr rotes Kleid noch besser aussehen.
That's an even better idea.
- Das ist eine noch bessere Idee.