Eventually, Tom found out what had happened.
- Nihayetinde Tom, olanları öğrendi.
Tom eventually told me what I ought to do.
- Tom bana nihayetinde ne yapmam gerektiğini söyledi.
She is a child after all.
- Nihayetinde o bir çocuk.
He finally became the president of IBM.
- O, nihayet IBM'in başkanı oldu.
These clothes are finally dry.
- Bu giysiler nihayet kuru.
Tom eventually left Boston.
- Tom nihayet Boston'dan ayrıldı.
Tom eventually resigned.
- Tom nihayet istifa etti.
The baby turned out to be a girl after all.
- Nihayet bebeğin bir kız olduğu ortaya çıktı.
She is a child after all.
- Nihayetinde o bir çocuk.
Finally I have time to reply to the mail I received these three weeks.
- Nihayet bu üç hafta içinde aldığım postayı yanıtlamak için zamanım var.
Tom finally got here around lunch time.
- Tom nihayet öğle yemeği sırasında buraya geldi.
At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
- Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
- Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
At last, spring has come to this part of Japan.
- Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi.
At last, they ceased working.
- Nihayet, çalışmayı sona erdirdiler.
I finished the work finally.
- Nihayet işi bitirdim.
At least, we finished the first part.
- Nihayet, ilk bölümü bitirdik.
At last, Mario managed to win the princess's love.
- Nihayet, Mario prensesin sevgisini kazanmayı başardı.
At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
- Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
- Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
- Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.