Cumartesi geceleri sık sık dışarıda yemek yiyor.
- He often eats out on Saturday nights.
Uzun sonbahar gecelerinde okumaktan daha iyi bir şey yoktur.
- There's nothing better than reading in the long autumn nights.
O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
Altı gece için bir odaya ihtiyacım var.
- I need a room for six nights.
Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.
- Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
- He worked from morning till night.
O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
- She worked from morning till night.
O karanlıkta otururken bilgisayarında yazı yazıyor, cıvıl cıvıl öten sabah kuşlarının sesini duyuyor ve bütün gece uyumadığını fark ediyor- fakat uykusuzluk hastası hâlâ uyumayı reddediyor.
- As he sits in the dark, typing away at his computer, he hears the sound of morning birds chirping away and realizes he has been up all night - but the insomniac still refuses to sleep.
Aysız gece karanlıktı.
- It was a dark, moonless night.
Ben gece vakti çalışırım.
- I work in the nighttime.
Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.
- Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more.
I work nights.
The cat disappeared into the night.
We stayed at the Hilton for five nights.
a night on the town.
... the castle overlooking the town was built by the nights of hospital nurse ...