nesneler

listen to the pronunciation of nesneler
Турецкий язык - Английский Язык
objects

We can see distant objects with a telescope. - Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.

Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself. - Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.

Elements that make up the Options Assistant (i e Questions, Components, Loops, etc )
Store information such as methods and classes
any thing, real or abstract about which we store data and those methods (operations) that manipulate that data (Martin/Odell) see terminology
third-person singular of object
Invisible entities that have a defined set of capabilities
plural of object
A document containing information can have objects embedded within it The object is typically an applet (a small application)
A computer term Objects are passive entities that contain or receive information Access to the object implies access to the information it contains
"Any type of data , such as a graphic image or WordArt, that has been pasted or embedded into a worksheet "
SGML elements, entities, attributes of elements, public identifiers, notations, and standard tagging schemes
Objects are any data that can be used in an application or shared with other applications
The products, people, companies, and things about which people hold beliefs and attitudes
In programming terminology, A freestanding chunk of code that defines the properties of something Java applets are objects that contain scrolling list objects, URL objects, button objects, and window objects, etc Not all languages use this object style This type of languages are referred to as object oriented
The bundling of data and programming instructions for manipulating that data into a single module
A company's objectives: for example, to make a profit by selling books
Objects are software bundles of data and related procedures Software objects are often used to model real-world objects you find in everyday life
nesne
article
nesne
object

The object flew away to the south, giving out flashes of light. - Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.

The surface of the object is fairly rough. - Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.

nesne
anything
nesne
objective

I think I'm objective. - Nesnel olduğumu düşünüyorum.

nesne
(Bilgisayar) an object

Newton discovered that a force is required to change the speed or direction of movement of an object. - Newton gücün bir nesnenin hareket hızını ya da yönünü değiştirmek için gerekli olduğunu keşfetti.

Tom does not know the difference between a subject and an object. - Tom özne ve nesne arasındaki farkı bilmez.

nesne
(Bilgisayar) objects

We can see distant objects with a telescope. - Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.

There were various objects in the room. - Odada çeşitli nesneler vardı.

nesne
subject

English is an SVO language because the subject comes first, followed by the verb and then the object. - İngilizce bir SVO dilidir, çünkü özne önce gelir, ardından fiil ve daha sonra nesne gelir.

Are we subjects or objects in this process? - Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?

nesne
stuff
nesne
particle

Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles. - Uranus'un kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, onbir bilinen halkası vardır.

nesne
body
nesne
thingamajig
nesne
direct object
nesne
thing

People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite. - İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.

The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger. - Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.

birbiri ile ilgili düşünce ve nesneler dizisi
spectrum
duygusal nesneler
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective objects
nesne
thing, anything " şey, obje; object" " obje; direct object
nesne
gram., phil. object
nesne
objective case
nesne
thing (any nonhuman thing which has weight and takes up space)
nesne
aught
nesne
objest
nesne
he
zehirli nesneler
poisonous substances
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение nesneler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

NESNE
(Osmanlı Dönemi) şey, herhangi bir şey
Nesne
obje
nesne
Gerçek yaşamda yada sanal ortamda etkileşilebilen olguların her biri
nesne
Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç
nesne
Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi, maddesi olan her türlü cansız varlık, şey, obje
nesne
Tümcenin öğelerinden biri
nesne
Nen, şey
nesne
Öznenin dışında kalan her konu, obje
nesne
Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi, maddesi olan her türlü cansız varlık, şey, obje: "Ağzımıza koyduğumuz şey değil, tadını tuzunu bildiğimiz nesne değil."- S. M. Alus. Öznenin dışında kalan her konu, obje: "Her nesne ve olaya alaycı bir gözle bakmak ilkesinden yola çıkar bu görüş."- S. Birsel
nesneler
Избранное