Yangın yayıldı ve komşu evi yaladı.
- The fire spread and licked the neighboring house.
Ordu komşu ülkeye baskınlar yaptı.
- The army made inroads into the neighboring country.
Japonya ve Güney Kore komşudur.
- Japan and South Korea are neighbors.
Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
- I had an interesting conversation with my neighbor.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I only want to be a good neighbor.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I just want to be a good neighbor.
Tom Mary'nin bitişik komşusu.
- Tom is Mary's next-door neighbor.
Biz bitişikteki komşuyuz.
- We're next-door neighbors.